Pandemide migren vakaları artış gösterdi

İlk Yayın : 15 Haziran 2021 – Son Güncelleme 15 Haziran 2021, 09:01

Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Küresel Migren ve Ağrı Derneği Başkanı Prof. Dr. Aynur Özge, yaşam kalitesini oldukça düşüren migren hastalığının pandemi sürecinde giderek arttığını söyleyerek, “Türkiye’de her 5 kadından ve her 10 erkekten biri migren hastası” dedi.

İnsanların yaşam kalitelerini en çok etkileyen hastalıklardan biri olan migren hastalığı, pandemide yaşanan eve kapanmalar ve kısıtlamalar sebebiyle artış gösterdi. Türkiye’de her 5 kadından ve her 10 erkekten biri migren hastalığıyla yaşamlarını sürdürüyor. Konuyla ilgili Tanık Haber’e açıklama yapan Küresel Migren ve Ağrı Derneği Başkanı Prof. Dr. Aynur Özge, pandeminin strese bağlı migreni tetikleyip hasta artışına neden olduğunu öne sürdü.  Tüm dünyada özellikle de gelişmiş ülkelerde 50 yaş altında üretken kesimin en önemli engellilik nedeninin migren hastalığı olduğunu söyleyen Aynur Özge, “Bu hastalığın özelliği beyinde kalıcı bir hasar olmaksızın ataklar halinde gelen ağrılarla ortaya çıkması ve ağrı esnasında kişinin yaptığı işe ara vermek zorunda kalması, bütün aktivitelerini durdurmak ya da yavaşlatmak zorunda olması ve bu atakların da bazı hastalarda 2-3 güne kadar uzayabilmesi” şeklinde konuştu. Pandemi sebebiyle vakaların artmasının yanı sıra, migren atakları geçiren insanların hastanelere de gidememesinin acılarını daha da arttırdığını ifade eden Özge, “Tabi hastanın ıstırabını düşünün, o esnada tabi pandemi nedeniyle acillere gelemiyorlar, evde ağrıyla baş etmeye çalışıyorlar, ağrıyı erken müdahale etmedikleri zaman ataklar sıklaşıyor, bu ağrılar stresten tetikleniyor, kapalı ortamdan tetikleniyor, az hareket etmekten tetikleniyor, pandemi de zaten bunun hepsini yapan bir neden” dedi.

“ÖNLEYİCİ TEDAVİ ŞART”

Bu dönemde migren hastalarıyla çok fazla meşgul olmak zorunda kaldıklarını anlatan Özge, “Bu hastalarımızda bizim en çok istediğimiz şey ağrıları önleyecek tedavi alımları yani ağrı kesici içmeleri değil, zaten bir insan ayda 10 tablet veya üzerinde ağrı kesici içiyorsa bu çok tehlikeli bir durum. Tıbbi açıdan bir alarm işareti bu. Mutlaka o ağrının sebebini anlayıp bunu önleyecek tedavilerin eklenmesi lazım. Ağrıyı kesme uygulaması ancak ayda 2-3 atak geçiren insanlar için söz konusu olabilen bir şey” ifadelerini kullandı. Bu alanda ağrı önleyici tedavilerin altını ısrarla çizen Özge, “Ve bu tedaviler içinde kişinin yaşam şeklini düzenlemek, uyku hijyeninin, beslenme düzeninden egzersiz ritmine kadar bir yaşam şekli uygulamasının işin yüzde 60’ına, kalan yüzde 40’ında da muhtelif, kanıtlanmış ilaç tedavileri var onları uyguluyoruz, ayrıca blokaj, botoks dediğimiz bazı müdahaleler var. Bunlar hasta bazında, doktorun seçerek karar verdiği tedaviler. Hastanın kendi kafasından ben botoks yapacağım şunu yapacağım diye bir şey değil. Belirli bir süre uygulandığında da hastanın atakları seyrekleşiyor, şiddeti azalıyor ve yaşam kalitesi düzeliyor” dedi. Hastalık ile ilgili gereken tüm yollara başvurulduğunda dahi yine de zorlanan bir hasta grubu olduğunu belirten Özge, şöyle devam etti “Dirençli migren vakaları dediğimiz bir grup. İşte o vakalarda tüm dünyada yaklaşık son 10 yıldır tıp dünyasının gündeminde olan 5 yıldır da uygulanan migren aşısı diye yansıyan beyindeki bir kimyasal üzerinden etki eden ilaçlar var. Bunlar migren ataklarını önleme yönünde etki eden ilaçlar. Bunların ruhsatı ile ilgili süreç de bu pandemi döneminde biraz gecikmişti şimdi bu bahsettiğimiz moleküllerden iki tanesi Türkiye’de yakın zamanda ruhsat aldı. Kişiler doktorun reçetesiyle temin edebiliyorlar ve uygulayabiliyorlar. Dirençli migren hastaları için umut verici tedaviler bunlar.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu