“Keyfi düzenlemeler hizmeti engelliyor”

İlk Yayın : 21 Eylül 2021 – Son Güncelleme 21 Eylül 2021, 10:35

TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Atar, mimar, mühendis ve şehir planlamacılarına uygulanan engel ve baskıların halkın daha iyi ve güvenli hizmet almasını engellediğini öne sürerek, “Bu durumun toplumumuza maliyeti daha büyük felaketler, daha güvensiz yapılar, daha fazla yıkım ve daha çarpık bir kentleşme olmaktadır. Bilimi, tekniği ve yaratıcı fikirleri sistematik olarak değersizleştiren bu politikalar ülkemizin geleceğini tehdit etmektedir” dedi.

 

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mersin İl Koordinasyon Kurulu, 19 Eylül TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Oda binası önünde yapılan açıklamaya yöneticiler ve üyeler katıldı.  TMMOB adına açıklama yapan Mersin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Atar, “Ülkemizde son dönemlerde birbiri ardına yaşanan büyük felaketler, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetlerinin ve bu alanda emek veren meslektaşlarımızın toplumsal önemini bir kez daha göstermiştir. Buna rağmen, siyasi iktidarın mesleğimizi önemsizleştirme, emeğimizi değersizleştirme çabaları sistematik olarak devam etmektedir. Bu sistematik çabalar nedeniyle mühendis, mimar ve şehir plancıları gerek kamuda gerekse özel sektörde kötü çalışma koşulları altında, yetersiz ücretlerle çalışmaya devam etmektedir” dedi.

“DÜŞÜK ÜCRET, SİYASİ BASKI, SÜRGÜN TEHDİDİ”

İşsizlik, hayat pahalılığı, düşük ücretler, güvencesizlik, özlük hakları ve örgütlenme sorunlarının çalışan tüm kesimlerin olduğu gibi mühendis, mimar ve şehir plancılarının da öncelikli sorunları olduğunu söyleyen Atar, “İçinde bulunduğumuz derin ekonomik kriz, tüm halkımızın olduğu gibi emeğiyle geçinen mühendis, mimar ve şehir plancılarının da hayatlarını zorlaştırmaktadır. Ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancılarının bugün karşı karşıya olduğu sorunlar sadece ekonomik sıkıntılar değildir. Kontrolsüz yetkilerle donatılmış tek adam rejimi altında emeğimiz değersizleşirken, özlük haklarımız da giderek budanmaktadır. Gerek kamuda gerek özel sektörde her türlü mühendislik, mimarlık ve şehir planlama hizmetlerini, planlama, projelendirme, uygulama ve denetleme işlerini yürüten tüm meslektaşlarımız giderek daha zor koşullarda çalışmaktadır” ifadelerini kullandı.  “Parti Devleti” anlayışıyla yönetilen kamu kurumlarında çalışan meslektaşlarının siyasi baskı ve sürgün tehdidi altında, düşük ücret, kadro sorunu, özlük haklarının ihlal edilmesi, düşük ek göstergeler gibi birçok sorun ile yüz yüze olduğunu öne süren Atar, “Güvencesiz-sözleşmeli istihdam modellerine yönelme, atamalarda liyakatin ortadan kalkması ve nihayet hukuksuz-keyfi ihraçlar gibi nedenlerle kamudaki teknik personelin iş yükü artarken, iş riski de giderek büyümektedir. Yandaş konfederasyonla imzalanan toplu sözleşmeler, şaibeli enflasyon rakamlarıyla birleşince kamu emekçilerinin her geçen gün daha da yoksullaşmasına neden olmaktadır” diye konuştu.

“DAHA FAZLA YIKIM, DAHA ÇARPIK KENTLEŞME”

“Diğer tüm idari alanlarda olduğu gibi meslek alanımızla ilgili de bir gecede yapılan, bilime aykırı, keyfi düzenlemeler, halkın iyi ve güvenli mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmeti almasını engellemektedir” diyen Atar, “Bu durumun toplumumuza maliyeti daha büyük felaketler, daha güvensiz yapılar, daha fazla yıkım ve daha çarpık bir kentleşme olmaktadır. Bilimi, tekniği ve yaratıcı fikirleri sistematik olarak değersizleştiren bu politikalar ülkemizin geleceğini tehdit etmektedir” dedi. Türkiye’deki her projenin, her çalışmanın planlanmasından yaşama geçirilmesine kadar sorumluluklar üstlenen, denetleyen, ülke sanayisinin, tarımının, madenciliğinin, ormancılığının ve üretiminin temel unsuru olan, mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunlarının aşılması için taleplerini sıralayan Atar, “İktidarın dayattığı gerici dalga karşısında eğitim kurumları güvenilirliğini yitirmiştir. Ülkemizin en büyük ihtiyacı olan tasarım, üretim, planlı kalkınma süreçlerinde doğudan görev üstlenecek genç meslektaşlarımızdır. Meslektaşlarımızın üniversitede aldıkları eğitimin niteliğini yükseltilmelidir. Mesleğimizin itibarının düşürülmesine üniversitede başlanmaktadır. ÖSYM tarafından açıklanan yerleştirme verilerine göre mühendislik, mimarlık ve planlama bölümlerinin doluluk oranları yüzde 80 bandında kalmıştır. Eğitim; üretim, yatırım ve istihdam planlamasından kopmadan yeniden örgütlenmelidir” ifadelerini kullandı.

“GELİR ADALETSİZLİĞİ KALDIRILSIN”

Tüm çalışanlara sendikalaşma, güvenceli çalışma, güvenceli iş ve toplu sözleşme haklarının sağlanması gerektiğinin altını çizen Atar, şöyle devam etti: “Her alanda olduğu gibi planlamadan yoksun bir şekilde uygulanan istihdam politikaları, ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz, yetişmiş nitelikli genç teknik elemanların istihdam edilmesinde başarısızdır. Altyapı eksiklikleri, öğretim kadrosu yetersizlikleri, öğrenci niteliklerinde meydana gelen düşüşler, müfredatın niteliği ve işlevselliği, üniversiteler arası birliktelik, akreditasyon, denklik, yeterlilik, eğitimin kalitesi gibi sorunlar bir an evvel giderilmelidir. Kamuda sözleşmeli personel uygulaması ve kapsam dışı personel statüsü kaldırılmalı, kamudaki teknik personel ihtiyacının giderilmesi için kamuda atama bekleyen binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının istihdamı sağlanmalıdır. Fabrikada, ofiste, sahada ve şantiyede cinsiyet ayrımcılığı ve mobbing engellenmelidir. Ülke sanayisi ve tarımını bitiren, meslek alanlarını yok eden ranta dayalı ekonomi politikaları terkedilmeli; üretime, sanayileşmeye, kalkınmaya dayalı ekonomi politikaları benimsenmelidir.” İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin tüm çalışanların hakkı olduğunu vurgulayan Atar, “iş cinayetlerinin ve iş kazalarının önüne geçilmelidir. Mesleklerimizin temellerinin aşındırılması, toplumla arasındaki bağın kesilmesi, mesleklerimizin kamusal özelliklerinin ortadan kaldırılması kabul edilemez. Hem toplum kesimlerinin hem de meslektaşlar arasındaki gelir adaletsizliği ortadan kaldırılmalı, herkese insanca yaşayabileceği temel ücret hakkı tanınmalıdır. Meslek alanları geliştirilerek,  istihdam üretime dayalı olarak artırılmalı ve işsizlik azaltılmalıdır. Ülke düzeyinde insani yaşam koşullarına uygun asgari ücret, kıdem tazminatı ve emeklilik hakkı tüm çalışanlara, ayrım gözetmeksizin tanınmalıdır” dedi.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu