“İstanbul Sözleşmesi Bizimdir!”

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını tanımayan kadınlar sokağa indi…

İlk Yayın : 4 Temmuz 2021 – Son Güncelleme 4 Temmuz 2021, 14:36

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla bir gecede feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyen kadınlar, sözleşme için verdikleri mücadeleyi sürdürerek, “İstanbul Sözleşmesi bizimdir” mesajı verdi.

20 Mart günü verilen feshedilme kararının 1 Temmuz’da yürürlüğe girmesine karşın, yurdun dört bir yanında binlerce kadın “1 Temmuz’da hayatı durduruyoruz!” diyerek meydanlara indi. Mersin’de de yüzlerce kadın ve LGBTİ+ meydanlardaydı. Pozcu Kushimato Sokağı’nda bir araya gelen kadınlar, eylemlerini burada bir süre sürdürdükten sonra Özgecan Aslan Barış Meydanı’na doğru hareket etti. Polisler ‘yol trafiğe kapanıyor’ gerekçesiyle barikat kurdu. Buna rağmen kadınlar ve LGBTİ+’lar barikatı aşmak isterken kısa süreli gerginlik yaşandı. Eylemlerini meydanda sürdüren kadınlar, daha sonra basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını yapan Mersin Kadın Platformu üyesi Zeliha Korkmaz ve Elmas Kara, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediklerini yineledi. Artık iyice ayyuka çıkmış bu hukuksuz kararın onlar için yok hükmünde olduğunu söyleyen kadınlar,” Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: Bizim için bitmedi. Biz her gün yeniden başlıyoruz, hayatın her alanında, her yerde, her an mücadele ediyoruz. Çok iyi biliyoruz ki biz İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatacağız. Yüzyıllardır süren bu mücadele emeğimizle, bedenlerimizle, kimliklerimizle, arzularımızla eşit, özgür, erkek-devlet şiddetine maruz kalmadan yaşayana kadar da bitmeyecek” dedi.

“TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ VAR”

Lütuf değil eşitlik istediklerini vurgulayan Mersin Kadın Platformu üyesi Zeliha Korkmaz, “Bir kere daha söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadelede bugüne kadar kaleme alınmış en kapsamlı ve en temel hukuksal metin ve uluslararası sözleşmedir. Temelini ise kadınların ve LGBTİ+ların yüzyıllardır savundukları eşitlik talebi oluşturuyor. Eşitlik talebi reddedilerek erkek şiddetiyle mücadele edilemez yalnızca şiddet yeniden üretilir” ifadelerini kulandı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle erkeklerin hiç üstlerine vazife olmadığı halde tanıdıkları, tanımadıkları kadınların ne giydiklerine, günün hangi saati, nerede olabileceklerine, kiminle, ne şekilde görüşeceklerine müdahale etme cüretini kendinde bulabildiklerini söyleyen Korkmaz, “Bu toplumu çürüten; Kadınların giydikleri şort, dışarıda oldukları saat ya da yürüdükleri sokaklar değil, erkeklerin tahakkümcü zihniyeti, şiddeti/tacizi/tecavüzü meşrulaştıran politikalardır. ’Erkeklerin ‘gece o saatte orada ne işi vardı’, ‘yemeğin tuzu eksikti’, ‘beni terk etmeye kalktı’ gibi gerekçelerle kadınları öldürme, toplum değerini bahane ederek LGBTİ+’lara şiddet uygulama cüretini kendilerinde görmelerinin temel nedeni toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir!” şeklinde konuştu.

“BU MÜCADELE BİZİM HAYAT MÜCADELEMİZDİR”

Bununla mücadele eden sözleşme ve yasaları uygulamak yerine ‘Biz başka eylem planı yapacağız’ demenin kadınların, çocukların ve LGBTİ+ların hakları ve hayatlarıyla alay etmek olduğunu öne süren Korkmaz, “Devlet her bir yurttaşı eşit kabul etmek ve yaşam haklarını korumakla yükümlüdür. İstanbul sözleşmesinden çıkmak demek devletin kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+ları eşit yurttaş olarak kabul etmemesi, itaate, ikincil olmaya zorlaması demektir” diyerek bunu asla kabul etmediklerini vurguladı. Korkmaz, “İşte bu yüzden bizi cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, konuştuğumuz dil, yaşadığımız hayat üzerinden ayrıştırma çabalarının karşısında, birimizin şiddet gördüğü koşulda hiçbirimizin güvende olmadığının bilinciyle, hep birlikte yan yanayız” dedi.

 

“BİZ BİTTİ DEMEDEN DE BİTMEZ!”

Sözleşmeyi iptal edenlerin ‘aile yapısı bozuluyor, toplum değerleri parçalanıyor’ gerekçeleriyle şiddeti bir ‘değer’miş gibi pazarlamaya, topluma içkin kılmaya, normalleştirmeye çalıştıklarını iddia eden

Mersin Kadın Platformu üyesi Elmas Kara ise “Ancak bizler bizi eşitsizliğe mahkûm eden cinsiyetçi, homofobik ve transfobik yargıları değiştirmek, yalnızca fiziksel değil her türlü erkek şiddetine karşı dayanışmamızı büyütmek, şiddete uğrayan kişinin diline, dinine, kıyafetine, ırkına, medeni durumuna, vatandaş olup olmamasına, sınıfına, cinsel yönelimine, cinsiyet kimliğine göre ayrıştırılmasına izin vermemek, devletin İstanbul Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi için mücadeleden asla vazgeçmemek için dişimizi tırnağımıza takıp var gücümüzle bu eşitsizliklerle mücadele edip toplumu dönüştürme çalışmalarımıza devam edeceğiz. Cinsiyetçi, homofobik, transfobik politikalarınızı görüyor ve tanıyoruz. Eşit yurttaş olarak görmediğiniz ve toplumun en az yüzde 50 sini oluşturan biz kadınlar ve LGBTİ+ların sizlerle ve cinsiyetçi politikalarınızla hesabımız burada bitmedi. Biz bitti demeden de bitmez. Bu gücü haklı eşitlik talebimizden ve birbirimizden alıyoruz. Nasıl bu sözleşmeyi mücadelemizle var ettiysek, bugünden sonra da daha eşit, daha özgür günleri birlikte var edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması!” şeklinde konuştu.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu